Yazılardan Haberdar Olun

E-mail Adresiniz :

23 Ağustos 2009 Pazar

VEFA

VEFA

“Vefa” dedi Fatoş…

“Tamam” dedim. Lugatımda bold yazılı kelimelerden biri o. Açtım baktım; kafasını Kemalettin Tuğcu kitabından kaldırmış çocuk gibi bakıyor melun melun.

‘Vefa’nın o duygusal çocuk bakışına kanmamayı başaracağım. Tozunu alıp, içine bakacağım:

İyilik yapmakla başlıyor hikaye…

Ama ‘içten gelerek’ yapılıyor iyilik.

Sonra?..

Gün oluyor, devran dönüyor…

O iyiliğin karşılığı talep ediliyor.

Ödeşme!

Vefa… bir çeşit kredi…

‘İçten gelerek’ yapılmış iyiliğin gün gelip de karşılığının ödenmesi.

Ödemezsen ne olur? Vefasızlık…

Dünya artık o kadar hızlı dönüyor ki… Kimse, ne zaman ve ne şekilde geri döneceğini bilmediği bir iyiliği ‘içinden gelerek’ yapmak istemiyor. Düzen böyle, yoksa çemberin dışında kalırsın!..

Benim gibi 40’larını yaşamakta olan biri için bu hız biraz fazla canlar… Ben o hızlı rüzgarları almayan bir kuytuda, çemberin de epeyce dışında, Kemalettin Tuğcu okuyan çocuğun bakışlarından etkilenmeye devam etmek istiyorum. İzninizle…

Kaynamış, demlenmiş, dinlenmiş dostlukların verdiği güveni; hangi kredi, hesap-kitap yada anlaşma verebilir ki? Di mi Fatoş?

En iyi yatırım için çok uzun vadeli dostluklarda kalın canlar.


Şimdilik sevgi ile kalın,


Sade Denizler

Hiç yorum yok: